Erkekte Kısırlık
Erkeklerde üreme potansiyeli kadınlardan farklı olarak yaştan daha az etkilenmektedir.
Erkek kısırlığının en sık görülen ve tedaviye en çok yanıt veren nedenlerinden biri, yumurtalık damarlarında varisleşme yani varikosel hastalığıdır.
Varisleşen ve kapakçık yapısı bozulan damarlarla, testise doğru reflü akımla geri dönen kandaki toksik maddeler ve yüksek ısı, testise ve dolayısı ile sperm hücrelerine zarar vermektedir.
Mikrocerrahi yöntemle yapılacak ameliyat ile olumlu sonuç alınabilmektedir.
Erkeklerde kısırlık nedenlerinden biri olan tüplerde tıkanıklık 4 farklı sebebe bağlıdır.
1- Zaman içerisinde gelişen kistlere bağlı olarak tıkanıklık ortaya çıkabilir.
2- Doktor eliyle yani “vazektomi” denilen bir doğum kontrol yöntemi sonucu tüplerin bağlanmasıyla gelişebilir.
3- Doğumsal olabilir. Genetik nedenlerle spermin dışarı çıkış yollarının kısmen veya tamamen gelişmemesi sonucu ortaya çıkar.
4- Cinsel yolla bulaşan Gonore (bel soğukluğu) gibi bazı hastalıklar sonucu da bu kanallarda tıkanmalar oluşabilir. Tıkanıklık nedeniyle olan kısırlıklar, özel mikrocerrahi ve endoskopik yöntemler ile çoğu vakada başarı ile giderilip normal yolla hamile kalınması sağlanabilmektedir.
Bu tip cinsel yolla bulaşan hastalıklar her zaman olmasa da çoğu kez idrar yaparken yanma, idrar yolundan akıntı olması gibi belirtilerle kendini gösterebilir.
Bu hastalıkların ilerlemesine yetersiz tedavi de sebep olmaktadır.
Eczaneden veya kulaktan dolma tavsiye ile bilinçsizce alınan ilaçlar hastalığı tam olarak tedavi etmeyebileceğinden hastalık idrar yolundan prostat ve testislere ilerleyerek kısırlığa yol açabilmektedir.
Tüberküloz yani verem hastalığı da kısırlık yapabilmektedir.
Eroin, morfin gibi maddelerin kullanımı ve vücut geliştirme çalışan insanların doping için aldıkları maddeler, çocuk olmasını engelleyebilir veya zorlaştırıcı etkilerde bulunabilir.
Bu tip ilaçlar, kasları kuvvetlendirmek adına vücudun normal hormonal düzenini bozar.
Aşırı sıcak ortamda olanlar ve petro-kimya türü kimyasalların dumanı ile iç içe olanlar kısırlık tehlikesi ile karşı karşıya kalırlar.
Başlangıçta basit ve sebebe yönelik tedaviler tercih edilir. Sorun saptanabilirse ona yönelik ilaç tedavisi, varikosel ameliyatı, kanal tıkanıklıklarının tedavisi gibi düzeltilebilir sebepler ortadan kaldırılarak çiftin evlerinde hamilelik sağlaması amaçlanır.
Bu tedavilerle, hamilelik sağlanamasa bile erkeğin durumunun kısmen düzelmesi sağlanarak yardımcı üreme tekniklerinden daha yüksek başarı ile faydalanabilecek hale gelmesi sağlanır.
Yani elde edilen spermin daha yüksek sayıda ve kalitede olması ile tüp bebek ya da aşılama gibi uygulamaların başarısı artırılmaya çalışılır.
Uygun çiftler, erkeğin laboratuarda hazırlanan spermlerinin jinekolog tarafından kadın rahmine bırakılması (aşılama=inseminasyon) yönteminden fayda görebilir iken durumu daha ağır olanlara mikroenjeksiyon=tüp bebek uygulaması son çare olarak gerekebilir.
Aşılamada deneme başına % 20–30, tüp bebekte %40–50 hamilelik sağlanabilmektedir.
Ancak erkekteki sperm miktarı ve kalitesi, aynı şekilde kadının yumurtalıklarındaki foliküllerin sayısı ve kalitesi, kadın rahminin içyapısı, kadının yaşı, tedavide kullanılan ilaç miktarı ve tabii ki uygulayıcının tecrübesi tedavinin başarısını belirleyen ana unsurlardır.
Bu nedenle her çiftin tedavisinin başarı şansı ayrı ayrı hesaplanmalıdır.
Günümüzde mikrocerrahi ve endoskopik tedaviler ve yardımcı üreme teknikleri ile eskiden netice alınamayan durumlarda bile çiftler çocuk sahibi olabilmektedir.