Menopoz Nedir ?
Menopoz bir hastalık değil, tıpkı bebeklik, ergenlik, cinsel olgunluk gibi kadın hayatında üreme çağının bittiğini işaret eden doğal bir dönemdir.
Menopoz öncesi dönemde yumurtalıklardan salgılanan östrojen hormonu düzeylerinde dalgalanmalar olmakta, bir süre sonra yumurtalar tükenmekte ve yumurtalıklardan hormon salınımı durmaktadır.
Buna bağlı olarak adet döngüsü kesilir ve üreme yeteneği kaybolur.
Dünya Sağlık Örgütü, menopozu yumurtalıkların aktivitelerini kaybetmeleri sonucu adet döngüsünün 12 ay boyunca hiç menstrüel kanama olmadan kalıcı olarak kesilmesi olarak tanımlamaktadır.
Yapılan araştırmalarda dünya genelinde ortalama menopoz yaşı 51 iken, ülkemizde ortalama menopoz yaşının yaklaşık 47-49 yaş olduğu gösteriliyor.
40 yaşından önce görülen menopoz ise erken menopoz olarak adlandırılıyor.
Menopoz yaşının belirlenmesinde; başta genetik özellikler ve ırk olmak üzere, beslenme, sigara kullanımı ve sosyoekonomik düzey gibi faktörlerin de etkili olduğu biliniyor.
Menopoz dönemi Dünya Sağlık Örgütü’nün sınıflandırmasına göre üç döneme ayrılır:
- Premenopoz: İlk belirtilerin görüldüğü dönemden menopoza kadar geçen süreyi kapsar. Yumurtalıklarda folikül aktivitesi yavaşlar. Adetler düzensizleşir. Bu süreç birkaç ay ya da yıl sürebilir.
- Menopoz: En son adet kanamasının görülmesidir.
- Postmenopoz: Menopozdan yaşlılık dönemine kadar süren 6-8 yıllık süreyi kapsar. Bir kadının postmenopoz olabilmesi için 12 aydır adet görmüyor olması gereklidir.
Menopoz nasıl teşhis edilir?
Seyrek adet gören, sıcak basmaları ve psikolojik rahatsızlıkları olan bir kadından adetin üçüncü günü alınan kanda FSH ve LH hormonları artmışsa menopoz tanısı konabilir.
Düzensiz adet gören bir kadında FSH düzeyi 40 pg/ml üzerinde ise menopoz tanısı kesinlikle konur.
FSH düzeyi 25-40 pg/ml arasında ise premenopoz olduğu, bu dönemdeki kadınların seyrek de olsa hamile kalabileceği düşünülür.
Menopoz sonrası görülen belirtiler nelerdir?
- Uzun süreli östrojen azlığı sonrası genital organlarda atrofi yani küçülme görülür. Rahim, vajina ve vulva ve üretrada küçülme olur.
- Buna bağlı olarak sık idrara çıkma, kabızlık, vulvada kaşıntı, ağrılı cinsel birliktelik, rahim sarkması, idrar kaçırma, idrar kesesinde sarkma, makatta sarkma olabilir.
- Deride, saç köklerinde ve ter bezlerinde östrojen reseptörleri vardır. Menopoz sonrası buna bağlı değişiklikler ortaya çıkar.
- Deri incelir, kolajen miktarı azalır. Saç ve kıl miktarı azalır. Cilt kurur, esnekliğini kaybeder ve yara iyileşmesi gecikir.
- Çene, dudak ve göğüste kalın tüyler çıkabilir. Koltuk altı ve genital bölgede kıl miktarı azalır.
- Menopoz döneminde ağız kuruluğu, ağızda kötü tat ve diş eti hastalıkları olabilir.
- Kabızlık ve basur sık görülür. Reflü ve safra taşına da sık rastlanır.
- Kadınlarda kalp hastalıklarına yakalanma riski menopozla birlikte artar. Menopozla birlikte östrojen azalmasıyla koroner kalp hastalıkları riski artar.
- Menopozla birlikte kolesterol artar. Yüksek tansiyon ortaya çıkabilir. Damar sertliği görülür.
- Menopozla görülen diğer bir önemli problem osteoporozdur. Osteoporoz kemik mineral yoğunluğunun azalması sonucu kırıklara davetiye çıkarır.
- Menopozlu kadınlar her yıl kemik kitlelerinin % 3-4’ünü kaybederler.
- Şişmanlama: Menopoz sonrası kadınlarda metabolik hız yavaşlar, kilo artışı görülür.
- Cinsel isteksizlik baş gösterir. Östrojen azlığı nedeni ile cinsel organlarda küçülme olur. Buna bağlı olarak cinsel ilişki esnasında ağrı hissedilebilir.
Hormon replasman tedavisi nedir?
Hastaya düzenli olarak östrojen ve progesteron içeren ilaçlar verilir.
Hormon tedavisinin bazı kadınlarda sık görülen sıcak basması, terleme, çarpıntı ve halsizlik gibi belirtileri önler.
Hormon replasman tedavisi menopoza bağlı kemik kaybını önler ve kemik kitlesini artırır. Buna bağlı kırık riskinde azalma olur.
Kalp damar hastalıkları riskini azaltır.
Tedavi cinsel yaşam üzerinde de olumlu etki gösterir.
Ağız kuruluğu, ağızda kötü tat ve diş çürüklerinde azalma olur.
HRT hem enjeksiyon şeklinde hem de ağızdan kullanılabilir. Vajinal krem şeklinde olanları da vardır.
Bu tedaviyi alan hastalarda düzenli olarak meme ve rahim muayenesi ile kemik ölçümü yapılmalıdır.
Menopozda beslenme nasıl olmalıdır?
35 yaştan sonra kadınlarda başlayan kemik kaybı menopoz sonrası ilk 4-8 yılda östrojen düzeyinin azalmasına bağlı olarak hızlanmaktadır.
Kayıp fazla olduğunda bu durum osteoporoz olarak adlandırılmakta ve başta kalça, el bileği ve omurga kemiklerinde olmak üzere kemik kırığı riski artmaktadır.
Vücuttaki östrojenin azalması, ilerleyen yaşa bağlı olarak yüksek kolesterol, yüksek tansiyon gibi risk faktörlerinin görülme olasılığının artması ve hayatın bu döneminde daha hareketsiz olma gibi risk faktörlerinin bir araya gelmesiyle menopoz dönemindeki kadınlarda kalp krizi ve inme riski artmaktadır.
Östrojen azlığına bağlı atrofi nedeniyle oluşan ağrılı cinsel birleşmeye karşı rahatlatıcı yağlar kullanılır.
Östrojen yetmezliğine bağlı olarak metabolizma hızı yavaşlar ve hızlı kilo alımı başlar.
- Osteoporozdan korunmak için günlük 1500 mg kalsiyum alınmalıdır.
- E vitamini sıcak basmalarını ve halsizliği önleyebilir.
- D vitamini normal düzeyde tutulmalıdır.
- Tuz alımı kısıtlanmalıdır.
- Menopoz döneminde düzenli egzersiz yapılması önemlidir.
- Baharat ve kafeini azaltmak, sigara ve alkolden uzak durmak faydalıdır.